Yayınlandı - Per, 28 Mrt 2024
Düşüncelerin Hayatımıza Etkileri
Dış dünyada
ve çevremizde olaylara karşı iç dünyamızda neler oluyor… Biraz yakından bakalım
mı? Zihnimizdeki görüntü ve sesler, hissettiğimiz duygular ve bedenimizdeki
duyumsamalar iç dünyamızın ana karakterleridir. Çoğu zaman otomatik olarak
yaptığımızı sandığımız davranışlarımız da, aslında bu içsel süreçlerin
etkisindedir. Bilişsel kurama göre; olaylar hakkındaki düşünceler, duyguları ve
bedensel tepkileri etkiler. Bunların sonucu olarak da davranışsal tepkilerimiz
ortaya çıkar.
Örneğin
günlük hayatta sizi gördüğü halde selam vermeyen bir arkadaşınız olsun. Eğer bu
durumda zihninizden ‘’Beni görmezden geldi, beni umursamadı!’’ diye düşünceler
geçerse, hissettiğiniz duygu kırgınlık ve öfke olabilir. Sonrasında
arkadaşınızdan uzaklaşmak ve ona soğuk davranmak gibi bir davranış göstermeniz
daha olası bir hale gelir. Fakat aynı olay zihninizde ‘’Beni farketmeyecek
kadar dalgın! acaba ne sıkıntısı var?’’ diye yorumlanırsa, üzüntü ve merhamet
duygusuyla arkadaşınıza daha sıcak ve samimi davranabilirsiniz. Gördüğünüz gibi
dış dünyadaki aynı olaya, iç dünyamızda olan farklılıklar nedeniyle oldukça
farklı tepkiler verebiliyoruz. Bu tepkiler zamanla alışkanlıklarımızı ve
karakterimizi de etkileyerek hayatımıza yön verebilir.
Düşünceleri 3
başlıkta inceleyebiliriz.
1-Anlık
Düşünceler
Herhangi bir olayı yaşarken veya olayı hatırladığımızda otomatik olarak gelen düşüncelerdir. Bunlar sözel içerikli olabileceği gibi sadece imgesel de olabilir. Yukarıda verdiğim selam metaforundaki düşünceler de buna örnektir. Günlük hayatta zihnimizden binlerce anlık düşünce geçer. Bunlar bilinç düzeyinde olmasına rağmen çoğu zaman farketmeyiz. Fakat biraz dikkat ettiğimizde, duyguların da yardımıyla anlık düşüncelerimizi bulabiliriz.
2-Uzayan
Düşünceler
Anlık
düşünceyi trenin lokomotifine benzetirsek, uzayan düşünceler bir trenin
vagonları gibi uzayıp giden zihinsel süreçlerdir. Bu süreçler sorun çözme,
anlamlandırma, ders çıkarma ya da önlem almak gibi işlevsel olabilir. Öte
yandan endişe, ruminasyon ve analizlere dönüşerek psikolojik sorunlara da zemin
oluşturabilir.
3-İnançlar
ve Şemalar
Düşüncelerden
biraz daha güçlü olan kurallar ve varsayımlardır. Bilgi işleme sürecinin
altında yatan inançlar, erken çocukluk yaşlarından itibaren aile, çevre ve yaşantılarla
oluşur. İnançlarımız dış dünya, diğer insanlar ve kendimizle ilgili alanlarda
yoğunlaşır. Bunlar olumlu (başarılıyım, sevilen biriyim) olabileceği gibi,
olumsuz da (yetersizim, dayanıksızım) olabilir. Bu kök inançlarla bağlantılı
ara inançlarımız da gelişir(Başarılı olursam sevilirim, hata yapmak
yetersizliktir gibi…).
Öte yandan duygu ve düşüncelerimiz hakkında da inançlarımız vardır.. Örneğin; ‘’Kötüyü düşünmek kötü bir şey olma ihtimalini artırır!’’ ya da ‘’Kaygılanmak yetersizliktir!’’ gibi… Bunlara da metainanç ya da üst-bilişsel süreçler denir.
Gördüğünüz gibi iç dünyamız da farkettiğimiz ya da çoğunu farkedemediğimiz bir çok şey olmakta. Bu yazıda biraz düşünce süreçlerine genel bir giriş yaptık. Daha sonraki yazılarda devam edeceğiz.
Dr.Mustafa İSPİR | Psikoterapist (drpsikoterapi.com)
Yararlanılan kaynaklar: Hakan Türkçapar- 'Bilişsel Davranışçı Terapi' Kitabı, Adrian Wells- 'Anksiyete ve Depresyonda Metakognitif Terapi' Kitabı
Cmt, 06 Nis 2024
Per, 28 Mrt 2024
Pzt, 25 Mrt 2024
Herkese açık bir inceleme yazın